Eğitim İş Kocaeli 1 Nolu Şube
HOKICOY SLOT GACOR TABEL SHIO 2024 KINGSLOT FASTSPIN SUPERSLOT INDOSLOT SLOT BANK BCA CENDANA88 BIGWIN 127SLOT 234SLOT 288SLOT 303BET 338BET 34TOGEL 369SLOT 388CASINO EMBAH777 EMBAH4D MEGAWIN55 JAVATOGEL 388SLOT TURBO303 BRODOTA88 PLAYSLOT777 KLIKWIN JAPANSLOT JAPAN138 4DSETAN ASIAJP GALAXY88 SLOT77 DEWANAGA CUANBET NAGA777 KDSLOT LUXURY88 KDSLOT777 RAJAJP UDINTOTO BOMSLOT SATRIA88 DEWATOGEL88 AKA4D SLOT99 OLO4D FUNTOTO SIO88 SLOTWIN TAMBANG88 BRI4D AIRBET GB77 KINGBET BIGBOS4D IGM247 BIGSLOT88 SUPERSLOT AHA4D BTN4D SUKASLOT INDOSLOT WAJIK77 ROG77 INDOWIN LADANGTOTO INDO77 MUARA77 MABAR99 MPO77 KLIKSLOT DEMO4D SALAMJP INDOLOTTERY88 IDCASH CENDANA88 KANTORSLOT KANTORTOGEL KANTORCASINO DOLARSLOT88 VAVASLOT JAKARTASLOT ALIBABASLOT 88SLOT DRAGON22 KOINSLOT GAJAH88 ALATOTO GBO138 4DTOGEL DEWABET88 GADIS4D GALAXYBET77 AKUN777 BETWIN HOKIMAS AYAMSLOT DEWI500 HARTA4D DEWAVEGAS88 ASIABET88 MUTIARA4D ALXTOTO DAVO888 KOKO500 HEPI88 BOS77 TELKOMSEL4D SEXY168 TURBO99 HOKICUY HOKICUY HOKICUY777 HOKICUY303 HOKICUY168 SLOTQRIS

BAKN TEKİN E DÖNEM TATİLİ TAVSİYELERİ

Sendika Haberleri

BAKN TEKİN E DÖNEM TATİLİ TAVSİYELERİ

Değerli Meslektaşlarım, Kıymetli Basın Emekçileri;

Bugün, 2024/2025 Eğitim-Öğretim Yılı’nın ilk döneminde yaşanan sorunları ele almak ve bu sorunların temelinde yatan politikalara dair bir değerlendirme yapmak için bir aradayız. Eğitim, güncel siyasetin ve hamasetin aracı; iktidarın kendi ideolojisini dayatmanın, istediği biat ve itaat eden toplumu inşa etmenin aygıtı haline getirilmiştir. Bunun sonucu olarak önceki dönemlerden devreden sorunlara bu eğitim döneminde yenileri eklenmiştir.

2023-2024 MEB istatistiklerine göre, eğitim dışındaki çocuk sayısı %38,4 artarak 612 bin 814’e ulaşmıştır. Bu sayı, son üç yılın en yüksek seviyesidir.

OKUL VE DERSLİK İHTİYACI KARŞILANMAMIŞTIR!

Başta deprem bölgesi olmak üzere, ülke genelinde ihtiyaç duyulan okul ve derslik sayısı karşılanmamış; eğitimde yatırımlara yeterli bütçe ayrılmamıştır. Bu nedenle, yıllar önce sonlandırılacağı vaat edilen ikili eğitim uygulaması devam etmekte, ders sürelerinin kısalmasına ve öğrenme kayıplarına yol açmaktadır.
 

BİR ÖĞÜN OKUL YEMEĞİ SÖZÜ TUTULMAMIŞTIR!

Türkiye’de 6,5 milyon çocuk aşırı yoksulluk içinde yaşamaktadır. Türkiye’de çocuk yoksulluğu oranı %22,4’tür ve her beş çocuktan biri yeterli beslenememektedir.
Bu tabloya rağmen, seçim vaadi olan “okullarda bir öğün ücretsiz yemek dağıtımı” hayata geçirilmemiştir.

MESEMLER ÇOCUKLARIMIZI HAYATTAN KOPARMAKTA VE ÇOCUK EMEĞİ SÖMÜRÜSÜNE ZEMİN HAZIRLAMAKTADIR!

MEB istatistiklerine göre 421.520 olan MESEM’li öğrenci sayısı birinci dönemde 100 bin artarak 511.272’ye ulaşmıştır ve bu çocukların yaşam hakkı tehlikeye atılmaktadır.

EĞİTİMDE DİNSELLEŞTİRME VE LAİK EĞİTİM KARŞITLIĞI ARTMIŞTIR!

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bizzat kullandığı ifadeler ve sergilediği tutumla, iktidarın kendi dünya görüşüne uygun bir nesil yetiştirme hedefini her fırsatta belirtmiştir. Tekin, göreve geldiğinden bu yana eğitimi ideolojik bir alan olarak şekillendirmekten çekinmemiş, bu anlayışı kurumsal hale getiren uygulamalara imza atmıştır.

Mili Eğitim Bakanı Yusuf Tekin: “Tarikat-cemaat dediğiniz STK’larla protokol yapmaya devam edeceğiz” diyerek bakanlığın 2023 yılı itibarıyla 2 bin 709 tane protokolü olduğunu söylemiştir.

Sadece bakanlık düzeyinde değil, illerde de milli eğitim müdürlükleri aracılığıyla protokoller yapılmıştır. İHH, ENSAR Vakfı, Okçular Vakfı, NUN Vakfı, İlim Yayma Cemaati, HÜDAPAR’a yakınlığı ile bilinen Peygamber Sevdalıları Vakfı gibi birçok dini vakıf ve derneklerle MEB’in ortak yürüttüğü projeler ve imzalanan ‘iş birliği’ protokolleri, okulları çeşitli cemaat, tarikat ve dini grupların etkinlik ve faaliyet alanı haline getirmiştir. Bunun sonucu olarak da eğitim sistemi en temel bilimsel ilkelerden ve laik eğitim anlayışından hızla uzaklaşmış, laik okul iklimi yok edilmiş, okullarda dinselleşme hızla artarak kaygı verici boyuta ulaşmıştır. Okullar çocukların en güvende olması gereken yerlerden biriyken, aileler çocuklarını okullardan, okullarda “değerler eğitimi” adı altında görev alan ve çocuk psikolojisi ve pedagoji bilgisi olmayan kişilerden korumak durumunda kalmışlardır.

ÇEDES Projesi ile laik eğitim anlayışına açıktan meydan okumaya devem edilmiştir. ÇEDES Projesi iktidarın eğitim sistemini ve gelecek nesilleri kendi siyasal-ideolojik çizgisi doğrultusunda biçimlendirme hedefinin en son ve kapsamlı örneğidir.

 

Türkiye Yüzyılı Maarif Müfredatı adı verilen müfredat ise dinci ve gerici içeriği ile AKP’nin makbul vatandaşları olan itaat eden, boyun eğen, biat eden “dininin ve kininin sahibi” nesiller yetiştirmeyi hedeflemektedir.

OKULLARIN TEMİZLİĞİ YAPILAMAMIŞ, GÜVENLİĞİ SAĞLANAMAMIŞTIR.

Milyonlarca öğrencinin eğitim gördüğü okulların temizliği yapılamamış, okul tuvaletlerinde tuvalet kağıdı ve sabun dahi bulunamamıştır. Bakanlık, bu durumu geçici ve güvencesiz istihdam biçimleriyle, İŞKUR’dan kısa süreli çalıştırma gibi yöntemlerle çözmeye çalışmaktadır. Okullarımızın temizlik ve güvenlik ihtiyaçları geçici yöntemlerle değil, kalıcı ve kadrolu personel istihdamıyla karşılanmalıdır.

DEPREM BÖLGESİNDE EĞİTİM SORUNLARI KATLANARAK DEVAM ETMİŞTİR!

Deprem bölgesinde eğitimin sorunları hâlâ çözülememiştir. Çadır ve konteynerlerde eğitim devam etmekte, yıkılan okulların yerine yenileri yapılmamaktadır. Bu durum, binlerce öğrencinin eğitimden kopmasına yol açmaktadır.

EĞİTİM EMEKÇİLERİNİN SORUNLARI KATLANARAK ARTMIŞTIR!

Eğitim emekçileri, yoksulluk sınırının altındaki maaşlarla çalışmaktadır. 2002’de yeni göreve başlayan bir öğretmen 17 çeyrek altın alabilirken, 2024’te bu rakam 9 çeyrek altına düşmüştür. Öğretmenlik Meslek Kanunu ise öğretmenleri ayrıştırmış, ataması yapılmayan öğretmenlerin sayısını 1 milyona çıkarmıştır.

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN SORUNLARINA ÇÖZÜM İSTİYORUZ

Okul öncesi eğitim, nitelikli kamusal eğitimin temel taşıdır ve her çocuğun bu imkâna erişimi sağlanmalıdır. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı, yeterli kurum açma ve öğretmen atama sorumluluğunu yerine getirmemekte, mevcut öğretmenlere yeni angaryalar yükleyerek çalışma koşullarını ağırlaştırmaktadır.

Kalabalık sınıflar, yardımcı personel eksikliği ve ağır iş yükü, öğretmenlerin etkinlik ve gözlem çalışmalarını güçleştirmektedir. E-portfolyo uygulaması da öğretmenlerin mesai dışı çalışmaya zorlanmasına sebep olmaktadır. Bu uygulamanın sürdürülebilir olması için derslik sayıları artırılmalı, sınıf ortamları uygun hale getirilmeli ve teknik destek sağlanmalıdır. Aksi halde, e-portfolyo angarya niteliğindedir.

Eğitim-İş olarak, okul öncesi eğitimin zorunlu eğitim kapsamına alınmasını, yardımcı personel istihdamını, insani çalışma koşullarının sağlanmasını ve öğretmenlere yönelik angaryaların kaldırılmasını talep ediyoruz. 300 dakika kesintisiz çalışmanın yarattığı sorunlara dikkat çekmek için topladığımız imzaları bugün Bakanlığa teslim ediyoruz.

Laik, bilimsel, adil ve kamusal bir eğitim sistemi kurmak için canla başla mücadele etmeye devam edeceğiz.

 

YUSUF TEKİN’İN DEĞERLENDİRME RAPORU

 

Sosyal ve Duygusal Gelişim ve Değerler

Yusuf Tekin,

*Tarikat ve cemaatlerle ileri düzeyde işbirliği yapar. *Tarikatlara, cemaatlere ve liderine itaatkar özellikler sergiler. *Sorumlu olduğu kişilerle sağlıklı iletişim kuramamaktadır. *Eğitimde laiklik ve bilimi değil, hurafeleri öncelemektedir. *Eğitimin ve eğitim çalışanlarının sorunlarıyla ilgili sorulara doğru cevap verememektedir. *Başkalarının duygularını anlama konusunda yeterli gelişim gösterememiştir. *Öğretmenlerin kendine verdiği çiçeği kabul edecek kadar kibar değil. *Kendi istek ve taleplerini, toplumun istek ve duygularının üstünde tutmaktadır. *Tarikat ve cemaatlerin etkinliklerine gönüllü olarak sürekli katılım sağlayabiliyor. *Cumhuriyet değerleri ile uyumlu davranışlar gösteremiyor. *Anayasa, hukuk, kanun bilgisine sahip değildir, anlatıldığında uygulamıyor, kurallara uymuyor. *Sorumluluğundaki öğrencilerin nerede olduklarıyla yeterince ilgilenmemektedir.

 

Dil Gelişimi

Yusuf Tekin,

*Türkçenin dil bilgisi özelliklerine hakim değil. *Düzgün cümlelerle kendini ifade edemediği için konuları çarpıtmaktadır. *Bir cümledeki doğruları kolaylıkla yalana dönüştürebiliyor. *Kavram becerileri yeterli düzeyde değildir; evrensel olarak tek tanımı olan laiklik kavramını anlama ve tanımlama konusunda desteğe ihtiyaç duymaktadır.

 

Öz Bakım Becerileri

Yusuf Tekin,

*En temel görevlerini yerine getirememekte, okulları temiz ve güvenli yerler haline getirememektedir. *Okulların eğitim-öğretime hazırlanması sorumluluğunu becerememektedir. *Okullara temizlik malzemesi sağlayamamaktadır. *Okulların donanım ve bakımlarının düzenli yapılmasını sağlayamamaktadır. *Çocuklarının sağlıklı beslenmesinin öneminin farkında değildir. *Çocukların bir öğün yemek hakkını ellerinden almaktadır. *Okullarda öğrenci ve eğitim çalışanlarının güvenliğini sağlayamaz. *Öğrenciler ve eğitim çalışanlarının sağlığını korumak için gereken önlemleri yapamaz.

 

 

 

Bilişsel Gelişim

Yusuf Tekin,

*Tarikatları sivil toplum örgütü olarak görmekte başarılıdır. *Tarikatlardan aldığı tüm talimatları eksiksiz yerine getirebiliyor. *Milli Eğitimi partisinin amaç ve ideolojileri doğrultusunda şekillendirmektedir. *Öğretmen atamaları konusunda hakkaniyet becerileri gelişmemiştir, yandaş tavırlar sergilemektedir. * Camilerin ahır yapıldığı yalanına inanmaktadır.

Yusuf Tekin’in İlgi Alanları,

*MEB bütçesini tarikat ve cemaatlerle, sermayenin hizmetine sunmak,

*Eğitimi diyanet, tarikat, cemaat, vakıf, siyasi yapılara teslim etmek,

*Keyfi mülakatlar yapmak,

*Öğretmenleri ücretli köleler haline dönüştürmek,

*Eğitim fakültelerini yok saymak,

*Okulları temizlememek, köy okullarını kapatmak,

*İtaat ve biat eden nesiller yetiştirmek, çocukları ucuz işgücüne çevirmek,

*Laik, bilimsel, çağdaş, karma eğitime düşmanlık etmek.

YUSUF Tekin’e Ara Tatil Önerilerimiz:

*Anayasa, Milli Eğitim Temel Kanunu okunacak;

*Nutuk okunacak,

*3 Mart Devrim yasaları her an görebileceği bir yere asılacak ve anlaşılana kadar her gün okunacak;

*Atatürk İlke ve İnkılapları okunacak ve bu ilkeler ışığında Türkiye Cumhuriyeti’nin Milli Eğitim Bakanının görev ve sorumlulukları ile ilgili bir kompozisyon yazılacak;

*Kurtuluş savaşı yıllarında, savaşın tüm şiddetiyle sürdüğü bir dönemde toplanan (16-21 Temmuz 1921) ve Türk eğitim sisteminin temellerinin atıldığı Birinci Maarif Kongresinde Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı açılış konuşmasının analizi yapılacak;

*Güvenilir kaynaklardan Cumhuriyet tarihi okunacak,

*Eğitimle ilgili güncel sözcüklerden oluşan bir Eğitim Sözlüğü hazırlanacak,

*Bir okul öncesi eğitim kurumunda bir gün 50’şer dakikalık 6 derse ara vermeksizin katılacak.

*Bir organize sanayi işletmesinde haftada 6 gün sabah 8 akşam 10 işçi olarak çalışacak.

*Bir gün okula aç gidecek ve günü bir simit bir ayranla geçirecek. Suyu musluktan içecek.       

 

                                                                        

                 Ersin Tolga BAŞBAY                                          Adem ELİÇORA

Kocaeli 1 Nolu Şube Başkanı                          Kocaeli 2 Nolu Şube Başkanı

 

KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER

ÜNİVERSİTELERİMİZİ KUŞATAN KARANLIĞA TESLİM OLMAYACAĞIZ!

Bugün üniversitelerimiz, Cumhuriyet tarihinin en ağır kuşatması altındadır. AKP iktidarı; yükseköğretimi, akademik özgürlüğü, bilimsel liyakati, düşünce özgürlüğünü ve gençliğin geleceğini gasp etmektedir. Üniversitelerimizi rant yuvalarına, apartman dairelerine sıkıştırılmış ticarethanelere dönüştüren bu düzen, gençliği geleceksiz bırakmaktadır.

Ve biz Eğitim-İş olarak diyoruz ki: Bu karanlığa teslim olmayacağız!

Türkiye’de üniversiteye girmek bir umut, üniversitede okumak ise artık büyük bir lüks haline gelmiştir. Yüksek enflasyon, ekonomik kriz ve iktidarın yanlış politikaları yüzünden milyonlarca gencimiz üniversite eğitimine ya hiç başlayamamakta ya da eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalmaktadır.

-TÜİK verilerine göre 2024 yılında 383 bin öğrenci ekonomik imkansızlıklar nedeniyle üniversiteyi terk etmiştir.
-EUROSTAT (Avrupa İstatistik Ofisi) verilerine göre Türkiye, Avrupa’da eğitimi yarıda bırakan gençlerin oranının en yüksek olduğu ülkedir (%18,7).

Üniversiteye girmeyi başaran milyonlarca gencimiz ise barınma, beslenme ve ulaşım masrafları altında ezilmektedir.

KYK yurtları yetersizdir: 4 milyondan fazla öğrencinin sadece 1 milyona yakını KYK yurtlarında kalabilmektedir. Yani her 4 öğrenciden yalnızca 1’i barınma hakkına erişebilmektedir.

İstanbul’da durum daha vahimdir: 917 bin öğrenciden yalnızca %6,3’ü KYK yurtlarında kalabilmektedir.

Geri kalan öğrenciler ya fahiş kira fiyatlarına mahkûm edilmekte ya da özel yurtlara yönelmek zorunda bırakılmaktadır.

Üstelik barınma sorununu çözmek yerine, KYK yurtlarında odalara ekstra yataklar koyularak öğrencilerin insanca yaşam hakkı gasp edilmektedir. Zaten kalabalık olan 4-6 kişilik odalar, bu uygulama ile adeta koğuşlara dönüştürülmüştür. Bu durum öğrencilerin sağlığını, güvenliğini, ders çalışma ortamını ve özel yaşam hakkını doğrudan ihlal etmektedir.

Üniversite öğrencisi olmak artık ailelerin boyunu aşan maliyetler demektir.

Ankara, İstanbul ve İzmir’de:

Özel yurtta kalan bir öğrencinin açılış maliyeti 90 – 92 bin TL, aylık sabit gideri en az 48 – 58 bin TL’dir.

Ev kiralayan bir öğrencinin açılış maliyeti 105 bin TL’nin üzerinde, aylık sabit gideri ise 47 bin TL civarındadır.

Bu rakamlar, asgari ücretin iki katından fazla aylık masraf demektir.

Bir öğrencinin ayakta kalabilmesi için sadece yemek masrafı 12 bin TL’yi bulurken, basit sosyal ihtiyaçlar bile (bir kahve içmek, sinemaya gitmek) öğrenciler için ulaşılamaz hale gelmiştir.

OECD raporuna göre Türkiye, üniversite okumanın net getirisi bakımından sondan ikinci sıradadır. Yani üniversite bitirilse bile karşılığı düşük ücretli işsizliktir. EUROSTAT verilerine göre Türkiye, Avrupa’da üniversite mezunlarının en düşük gelire sahip olduğu ülkedir. Üniversite mezunları işsiz kalmakta, iş bulanlar ise açlık sınırında maaşlarla yaşamaya mahkum edilmektedir.

Gençlerimiz “üniversite okusam da işsiz kalacağım” düşüncesine sürüklenmiştir. İşte bu tablo, AKP’nin üniversite politikalarının iflas ettiğinin kanıtıdır.

YÖK 12 EYLÜL’ÜN MİRASI, AKP’NİN SOPASI

12 Eylül darbesinin ürünü olan YÖK, bugün AKP eliyle üniversitelerin boğazına geçirilmiş bir pranga haline gelmiştir. Avrupa Üniversiteler Birliği’nin raporuna göre Türkiye, akademik özerklik açısından 35 ülke arasında sonuncudur!

Rektör atamaları Cumhurbaşkanı’nın iki dudağı arasına bırakılmış, Anayasa Mahkemesi kararları hiçe sayılmış, 56 üniversiteye anayasaya aykırı biçimde rektör atanmıştır. Bu, sadece bir anayasa ihlali değil, üniversitelerimizin özerkliğine doğrudan saldırıdır.

Bilimsel liyakat çöpe atılmış, akademik kadrolar siyasi sadakat üzerinden şekillendirilmiştir. 2016’da URAP sıralamasında ilk 1000’de 18 üniversitemiz varken, 2025’te bu sayı 10’a düşmüştür.

BÜTÇE VAR, ANCAK ÜNİVERSİTELERE YOK!

2025 bütçesinde devlet üniversitelerine 487 milyar TL ayrılmışken, Diyanet İşleri Başkanlığı’na 130 milyar TL ayrılmıştır. Üniversitelerimiz laboratuvar, kütüphane, yurt ve derslik açısından yetersiz bırakılırken; ülke bilime değil, itaate yatırım yapmaktadır.

ÜNİVERSİTELERDE İDARİ PERSONELİN SORUNLARI ARTIYOR!

Üniversitelerdeki idari ve teknik personel görmezden gelinmekte, ağır biçimde ayrımcı uygulamalara maruz kalmaktadır. Görevde Yükselme ve Unvan değişikliği sınavının merkezi olarak her yıl açılmaması ve mülakat uygulamaları haksızlıklara yol açmaktadır. Bu sınavlar her yıl en az iki kez yapılmalı ve atamalar bu sınav sonuçlarına göre gerçekleştirilmelidir. Ayrıca bu sınavlar, sadece şef ve şube müdürlüğü gibi kadroları değil, fakülte/enstitü/yüksekokul sekreteri ve daire başkanı gibi kadroları da kapsamalıdır. İdari personelin çalışma ortamları fiziki olarak yetersizdir. Döner sermaye payları adil bir şekilde dağıtılmamaktadır.

Eğitim-İş olarak uyarıyoruz:

Üniversitelerimizi karanlığa teslim etmeyeceğiz.

12 Eylül’ün mirası YÖK kaldırılmalı, üniversiteler demokratik ve özerk bir yapıya kavuşturulmalıdır.

Akademisyenler üzerindeki baskılar son bulmalı, öğrencilerin demokratik hakları güvence altına alınmalıdır.

Üniversiteye ayrılan bütçe artırılmalı, öğrencilerin barınma ve beslenme sorunu çözülmelidir.

Akademik ve idari personelin maaş, hak ve çalışma koşulları insanca yaşama uygun hale getirilmelidir.

AKP’nin politikaları üniversitelerimizi çürütse de biz biliyoruz: Bilim susmaz, gençlik teslim alınamaz!

Eğitim-İş olarak, üniversitelerimizi rantın, gericiliğin ve siyasi baskının elinden kurtarmak için mücadeleyi sürdüreceğiz.

Üniversitelerimizi kurtarmak için hep birlikte mücadeleye devam edeceğiz!

DEVAMI

NORM FAZLASI RE’SEN ATAMALAR VE ALAN DIŞI GÖREVLENDİRMELER DERHAL DURDURULMALIDIR!

Milli Eğitim Bakanlığı’nda adaletsizlik ve keyfiyet kural haline gelmiştir. “Norm fazlası” bahanesiyle yapılan re’sen atamalar, öğretmenlerimizin mesleki ve insani haklarını yok sayan açık bir sürgün politikasıdır. Yusuf Tekin döneminde MEB, öğretmeni koruyan değil cezalandıran bir kuruma dönüşmüştür.

Normlar güncellenmemekte, Talim Terbiye Kurulu’nun daralttığı alanlar ve okul müdürlerinin inisiyatifine bırakılan seçmeli dersler nedeniyle; bilişimden görsel sanatlara, müzikten felsefeye, matematikten daha birçok alana kadar ders saatleri azaltılmış, iş bilmez idarecilerin kararlarıyla yüzlerce öğretmen norm fazlası durumuna düşürülmüştür.

Örneğin: Seydikemer’den Bodrum’a yapılan re’sen atama. Bodrum-Seydikemer arası 266 km, yaklaşık 4,5 saat. Hamile bir öğretmen arkadaşımız sürgün edilmiştir. Günübirlik gidip gelmek imkânsız. Karı koca koskoca insanlar gözyaşları içinde bu haksızlığa isyan etmektedir. Yine Isparta’da 179 km’yi bulan atamada öğretmenimizin 3 vasıta değiştirmesi ve köye giden yol olmadığı için belli bir mesafeyi de yürümesi istenmektedir. İşte AKP’nin “Aile Yılı”! Sözde aileyi kutsuyorlar, gerçekte aileleri parçalıyorlar.

Üstelik, 2025 yılı ağustos ayında gerçekleştirilen norm fazlası atamalarda mevzuatta yeri olmayan “ilçe grubu” uygulamasına gidilmiştir. Birbirinden uzak ve ulaşımı imkânsız ilçeler aynı grup içine alınarak öğretmenlerimiz yüzlerce kilometrelik mesafelere zorunlu olarak gönderilmiştir. Bu hukuki zeminden yoksun uygulama sonucunda aile bütünlükleri zedelenmiş, ciddi mağduriyetler doğmuştur.

Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun (ÖMK) 6. maddesi açıkça öğretmenlere il içinde tercih hakkı tanınmadan re’sen atama yapılamayacağını söylerken, Bakanlık hukuku çiğnemiştir. Dahası, ÖMK’nın 7. maddesinde düzenlenen yönetmelik hâlen yayımlanmamışken, sözleşmeli öğretmenlerin yönetmeliği esas alınarak kadrolu öğretmenlerin re’sen atanması, tamamen hukuksuzdur.

Daha önce de benzer hukuksuzluklarda Danıştay, Eğitim-İş’in açtığı davalarla yürütmeyi durdurmuş ve atamaları iptal etmiştir. Kasım 2024 sürecinde kazanılan davalar bunun en açık örneğidir. Nisan 2025 ve sonrasında yapılan düzenlemelere karşı da dava açılmıştır. Bugün de aynı şekilde kılavuza dava açılmış, ilçe grupları davamız sürmektedir. Ayrıca mağdur öğretmenlerimizin açtığı bireysel davalar da devam etmektedir.

Norm güncellemesi yapılmadan yapılan atamalar, sıra tayin sisteminin amacını boşa çıkarmış; aynı branşlarda tekrar norm fazlası yaratmış ve öğretmen ihtiyacını doğurmuştur. Yani MEB’in plansızlığı yalnızca öğretmenleri değil, eğitim sistemini de çıkmaza sürüklemiştir.

Dahası, norm fazlası öğretmenlerin önemli bir bölümü isteği ve branşı dikkate alınmaksızın, branşı ve kademesi dışında re’sen görevlendirilmiştir. Örneğin: lise İngilizce öğretmeni özel eğitim anaokuluna, lise tarih öğretmeni ilkokul özel eğitim sınıfına, lise Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni ise ilkokul destek eğitimine gönderilmiştir.

Bu uygulamalar, öğretmenlik mesleğinin uzmanlık alanlarını yok saymakta, mesleki itibarı zedelemekte ve eğitimin niteliğini düşürmektedir.

Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz:

-MEB’in plansızlığının ve beceriksizliğinin bedelini öğretmenler ödeyemez!

-Hukuka aykırı olan bu süreç derhal sonlandırılmalı, mağduriyetler giderilmelidir!

Aile birliğini bozan bu politikalar, AKP’nin “Aile Yılı” söyleminin koca bir yalandan ibaret olduğunu ortaya koymaktadır. Bir yandan aileyi kutsal ilan eden AKP, diğer yandan öğretmeni yüzlerce kilometre uzağa göndererek aile bütünlüğünü yok etmektedir.

Eğitim-İş olarak kılavuzlara dava açtık, bireysel davaları başlattık ve MEB geri adım atana kadar tüm hukuki yollara başvuracağız. Dün olduğu gibi bugün de öğretmenlerimizin yanında olacağız, hukuksuzlukları ifşa edecek ve mutlaka durduracağız!

DEVAMI

Başkanımız

Etkinlik Takvimi

Foto Galeri

  • Afişlerimiz
  • Yeni Şube Yönetim Kurulu Görevine Başladı
  • 1. Olağan Genel Kurulumuzu Gerçekleştirdik
  • Temsilcilik Seçimlerini Tamamladık

Videolar

  • 24 Kasım Öğretmenler Günü Kutlu Olsun-2016
  • Saygı ve Özlemle Anıyoruz-Devrimci ruhu yaşıyor,Devrimleri Aydınlatıyor
  • Eğitim İş 10. Yıl Filmi
  • 24 Kasım Öğretmenler Günü Kutlu Olsun